Side Antik Kenti'nde Zamanda Yolculuk
- Davut
- 26 Şub
- 2 dakikada okunur

Alanya'da dilimi geliştirmek için yazın çalıştığım bir dönemde, haftalık izinlerimi doğa veya tarihi gezilere ayırıyordum. Yakın mesafelerdeki yerleri keşfetmeye çalışıyordum ve bu seferki rotam Side Antik Kenti oldu. Ancak, gezmem için sadece bir günüm vardı, bu yüzden sabah erkenden yola çıktım.

Manavgat’a vardığımda ilk durağım, tarihin ihtişamını hâlâ koruyan Side Antik Kenti oldu. Kentin girişine yaklaştıkça, eski çağlardan kalma görkemli surlar beni karşılıyordu. Şehir Kapısı'ndan (The City Gate) içeri adım attığım anda, kendimi bir Roma vatandaşı gibi hissetmeye başladım.
İlk olarak Anıtsal Çeşme (Nymphaeum) ile karşılaştım. Eskiden bu çeşme, kente girenleri karşılayan devasa bir su kaynağıydı. Yüzyıllar önce buradan akan suların sesini hayal ettim ve ardından Su Yolu (Aqueduct) boyunca yürüyerek şehre suyun nasıl taşındığını düşündüm.
Kent merkezine ilerledikçe Sütunlu Caddeler (Colonnaded Streets) göz kamaştırıyordu. Bir zamanlar bu caddelerde ticaret yapıldığını, insanların günlük hayatlarına devam ettiğini hayal etmek etkileyiciydi. Yol boyunca tarihi evlerin kalıntılarını da görmek mümkündü.
Kentin ticari kalbinin attığı Ticaret Agorası (Commercial Agora), Roma döneminde hareketli bir pazar yeriymiş. Burada biraz durup etrafı inceledim, ardından antik tiyatroya yöneldim.

Tiyatro (Theatre) gerçekten etkileyiciydi! Roma döneminin en büyük tiyatrolarından biri olan bu yapı, yaklaşık 15.000 kişiyi ağırlayacak şekilde inşa edilmiş. Merdivenlere oturup eski zamanlarda burada yapılan gösterileri düşündüm.
Tiyatronun hemen yanında Agora Hamamı (The Agora Bath - Museum) bulunuyordu. Günümüzde müze olarak kullanılan bu yapı, Roma döneminde halkın sosyal yaşamının merkezlerinden biriydi. Daha sonra Zafer Takı (Triumphal Arch)'nın altından geçerek Side'nin dini yapılarından bazılarını keşfetmeye koyuldum.Yolum, Dionysos Tapınağı (The Temple of Dionysos?) ve ardından Apollon ve Athena Tapınakları (The Temple of Apollo & The Temple of Athena)'na düştü. Akdeniz’e bakan bu tapınaklar, özellikle gün batımında büyüleyici bir manzara sunuyor. Apollon Tapınağı’nın sütunları arasından denizi izlerken, burada binlerce yıl önce yapılan ritüelleri düşündüm.

Son olarak Liman Hamamı (Harbour Bath) ve Basilika (Basilica)'yı gezdim. Roma döneminde halkın buluşma noktalarından biri olan bu yapılar, kentin sosyal ve dini hayatına dair önemli ipuçları veriyordu.
Günübirlik bir gezi olduğu için akşam Alanya'ya geri dönmem gerekiyordu. Bu yüzden hava karardıktan sonra Side Antik Kenti’ni görme fırsatını kaçırdım. O taşların ve sütunların gece ışıklandırmalarıyla nasıl bir atmosfere büründüğünü merak etsem de, en azından gündüz vakti bu büyüleyici kenti keşfetme şansım oldu. Eğer bir gün yolunuz düşerse, bu antik şehirde zamanda yolculuğa çıkmaya hazır olun!

Comments